Kendi Sahnende Figüran Olmak

Kendi Sahnende Figüran Olmak

Arkadaşlıkları üniversitenin son senesinde başlamıştı. İkisi de farklı bölümde okuyordu. Ortak bir arkadaşları tanıştırmıştı, iyi anlaşıyorlardı. Elif, Ali’nin evlenebileceği bir erkek olduğunu düşünüyordu.

Elif orta halli diye tabir edebileceğimiz bir ailede doğmuştu. Evin büyük kızı sayılırdı, ikiz kardeşinden birkaç dakika önce doğduğu için. Bir de erkek kardeşi vardı, onlardan yaşça epey küçük. 

Elif güler yüzlü, az konuşan, sakin bir yapıdaydı. Soru sorulduğunda cevap verirdi. Anlatmak istese de kelimeleri öyle arka arkaya dizmekte zorlanırdı. Birçok şeyi kendi içinde yaşar, dışarıya da pek belli etmezdi. Ama ikiz kardeşi onun gibi değildi, daha hareketli, konuşmayı seven ve daha girişkendi. Ev ve mutfakla ilgili işlerde marifetliydi. Yemek yapmaktan, mutfakta vakit geçirmekten hoşlanıyordu. Elif ise kardeşinin aksine bunlardan pek hoşlanmazdı. Kız kardeşi seviyordu, yapıyordu ne de olsa. Annesi de evle ilgili işlerde sorumluluk vermemişti.

“Sen dersinle ilgilen ben yaparım” diyordu.

Elif annesinin sözünü tutmuş, eğitimini tamamlamış, bir iş bulmuştu. Okul bittikten sonra da ailesiyle yaşamaya devam etmişti. Ali’nin de okulu bitmiş, bir işe girmişti ve artık evlenme vakti gelmişti. 

Elif ailelerin tanışacağı gün çok heyecanlıydı. Aileler tanıştıktan kısa bir süre sonra da istemeye geldiler. Bir süre sonra pek konuşmayan Elif’in gündemi artık kayınvalidesi olmuştu. Konuştuğu zaman konu sürekli kayınvalidesine geliyordu. Kayınvalidesinin her şeye karıştığından yakınıyordu. 

Ali de annesine bir şey diyemiyordu. Elif de bu durumdan çok rahatsız oluyordu. Yıllarca böyle süregelmişti bir anda nasıl değiştirebilirdi ki... 

İnsan farkına varamadığı bir şeyi nasıl kabul etsin? 

Kabul etmediği bir şeyi nasıl davranışa dönüştürsün? 

Önce bunu kabul etmesi gerekiyordu. 

Elif ve Ali evlilik hazırlıkları yapmaya başlamışlardı. Farklı şehirlerde olmalarına rağmen eşyalar kayınvalidesinin yaşadığı yerden alınacaktı. Onlara sormamıştı bile, o karar vermişti ve kimseye sorma gereği de duymamıştı. Tanıdıkları vardı, hem indirim de uygulayacaklardı. “Sanki kendisi oturacak o koltuklarda." diyordu. Tabi ki bunları kayınvalidesine söyleyemiyordu. Bir şey söylemeye kalkışsalar tartışmaya dönüyordu. Elif’in ona olan kızgınlığı da artmaya başlıyordu. Ona bir şey söyleyemedikçe bu sefer Ali ile tartışıyorlardı. 

Süre uzadıkça huzursuzlukları daha da artıyordu. Bir an önce şu işler hallolsa da evlensek diyorlardı. Çünkü Ali’nin annesi sadece eşya ile yetinecek gibi görünmüyordu. Ali için kendi yaşadığı şehirde iş bakmaya başlamıştı bile. Oğlu ve gelini yanlarında olmalıydı. İlerde çocukları olduğunda kim ilgilenecekti? Başkalarına emanet edemezdi torununu, henüz daha doğmamıştı bile. Neyse ki eşya ve ev mevzusu daha fazla büyümeden evlenmişlerdi.




Evlenmesine evlenmişlerdi ama Elif’in üzerinde yeni evlenen çiftlerdeki mutluluk pek yoktu. Balayına gidip gelmişler, ikisi de evlilik hayatına alışmaya çalışıyorlardı. Elif bu süreçte çok zorlanıyordu. Daha önceden ev işleriyle ilgili deneyimi yok denecek kadar azdı. Şimdi üstüne bir de evlilik hayatına alışmaya çalışıyordu. İşten eve gidince yemek yapmak, evin genel işleri haliyle zor geliyordu. Çalışma arkadaşlarına her gün bir şeyden yakınıyordu. Tüm bunlar yetmezmiş gibi kayınvalidesi uzakta da olsa neredeyse her gün evin içinde olmayı başarıyordu. Ali de annesine bir şey diyemiyordu zaten... Kavgalarının ana konusu Ali’nin annesi oluyordu. 

Peki problem gerçekte neydi? 

Kayınvalidesinin her şeye karışması mıydı? 

Arkadaşları bir şeyler söylüyordu ama ne yapmalıydı böyle bir durumda? 

Bu problemi nasıl çözeceklerdi ki huzur bulabilsinler? 

Görünürde kayınvalideden kaynaklanıyordu ama kendi paylarına düşen kısım neydi? 

İnsan gözünün önündekini görmez. Gözlüğünü başının üstüne takar, unutur ve sonra gözlüğünü aramaya başlar. Nereye koymuştum acaba der, gider salona bakar, mutfağa bakar, masasına bakar. Bir türlü bulamaz ve o kadar aradıktan sonra bir anda başının üstüne taktığını hatırlar. 

İnsan da kendi hayatının rolünün hakkını vermediğinde başkaları onun hayatında başrol oynamaya başlar. Kendi hayatında figüran olmaya başladıkça, başkası o onun için hedef belirler. Farklı şehirlerde olsa da bir şekilde müdahil olup yönetmeye çalışır. 

İnsan her ne kadar kabul etmek istemese de bir problem varsa tek taraflı değildir. Az ya da çok problemde payı vardır. Kendini haklı görerek, problemin karşıda olduğunu söylemek insana kolay gelir. İnsan problemi kendine engel zanneder. Böylelikle karşısındakilerin davranışlarının ona engel olduğunu düşünür. Bir an önce ondan kurtulmak ister. 

Aslında problemler insanların isteklerinden kaynaklanır. İsteklerinin farkına vardıkça, insan çözüme yaklaşmaya başlar. 

Hayatta kilit anahtarıyla verilir.


Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlere dayanan gerçek bilgileri bugüne aktararak strateji tasarlayan bilgi teknolojisidir. 

💧 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi ve Karar temalı blog

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, insanın amacını amaç edinmiştir. 
Hayatta mutlu ve başarılı olmak...

" İnsanoğlunun, yeryüzünde var olduğundan beri, en büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. Aynadaki kişi..."  Yahya Hamurcu

Sakınmada Ustalık
Designer (Strateji Tasarımcılığı)

💧 

Yorumlar

  1. O kadar çok istegimiz var ki,duygular aktif tum dünya suçlu ben masumum zannediyoruz.Yureginize saglik cok güzel aciklanmış bu durum,fayda versin ins .

    YanıtlaSil
  2. İnsanın başına gelen her problemde, az da olsa kendi payının olduğunu idrak etmesi, çözüme doğru ilk adım!
    Teşekkürler, farkındalık sağladığınız için, elinize sağlık 🌻

    YanıtlaSil
  3. Ne kadar doğru tespitler. İnsan sorunlarla karşılaştığında kendisininde bunda payı olduğunu bilmesi ne kadar çok şeyi düzeltir.

    YanıtlaSil
  4. İnsan farkına varamadığı bir şeyi nasıl kabul etsin?
    🌸
    Kabul etmediği bir şeyi nasıl davranışa dönüştürsün?
    Bu cümleleri defterime yazdım.
    Lazım olan bilgiler için çok teşekkürler.

    YanıtlaSil
  5. Haklı çıkma isteğimiz baskın olunca kendi payımiza düşen kısmın farkına varamıyoruz ne yazık ki 🌱

    YanıtlaSil
  6. "İnsan her ne kadar kabul etmek istemese de bir problem varsa tek taraflı değildir. Az ya da çok problemde payı vardır. Kendini haklı görerek, problemin karşıda olduğunu söylemek insana kolay gelir."
    Ama problemde çözümü de bizimle ilgilidir aslında değil mi?

    Kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  7. İsteklerimiz davranışlarımı nasıl da etkiliyor. Kendi ellerimizle hayatımızı karartıyor. Mutsuz birayler olup etrafimizdakileri de mutsuz ediyoruz. Kaleminize saglik

    YanıtlaSil
  8. Çoğu insan, başkasının hayatında başrol olmaya çalışmıyor mu? Böyle oluncada kendi hayatında figuran olarak kalıyor. O kadar çok isteğimiz var ki. Bu istekler olsun diye her şeyi yönetmek istiyoruz. Değişim ancak kendimizin farkına varmamızla olur.

    YanıtlaSil
  9. İstekler artınca insan gözünün önünü göremez çok doğru...

    YanıtlaSil
  10. O kadar kilit bilgiler veriyorsunuz ki ne kadar teşekkür etsem az. İnsan hakkını vermeyince başlıyor her şey gerçekten... Emeklerinize sağlık

    YanıtlaSil
  11. Insan kendini ve karşısındakini tanıdıkça isteklerini daha kontril edebilir oluyor.kaleminize saglik

    YanıtlaSil
  12. Ah bu suregelen bitmez tukenmez tartismalar keske insan gorebilse..

    YanıtlaSil
  13. ''İsteklerinin farkına vardıkça, insan çözüme yaklaşmaya başlar.'' Bilgiler sayesinde isteklerimizin nerelerden geldiğini, dolayısıyla nereden gol yediğimizi anlıyoruz. Ne kadar teşekkür etsem az. Seminerler ve bu kıymetli yazılar için...

    YanıtlaSil
  14. İnsan her problem yaşadığında
    kendisi bu problemin neresinde,
    Bu problemde payı ne düşünmeli. Çok az bile olsa o paydan ona çözüm gelecektir. Yeter ki farketsin yeter ki kendini tartsın yeterki o payı kabul etsin . Doğru probleme ulaşmak çözüme de ulaştırır.
    Her kilit anahtarıyla…
    Her problem çözümüyle …

    YanıtlaSil
  15. "Hayatta kilit anahtarları ile verilir." Ne kadar kıymetli bir cümle... Kaleminize sağlık🍃

    YanıtlaSil
  16. Kendi sorumlulugunu almamak o kadar buyuk bir problemmis ki… hic bu kadar olabilecegini dusunmezdim

    YanıtlaSil
  17. Anahtar hep kilidn üstünde, çözüm de hep problemin içinde. Yeter ki insan doğru tepkiler verip doğru sebepler oluştursun. Elinize sağlık ❤️

    YanıtlaSil
  18. Kaleminize sağlık. Çok ders verici, insanın kendi hayatın başrol alamaması çok acı . Bunu her zaman irdelemeliyiz. Çok teşekkürler 💐

    YanıtlaSil
  19. Doğru iletişim becerileriyle dengeye gelen ilişkiler oluşturabilmek mesele ...Bu kadar kıymetli bir ilim siradanlastirilmamali çok çok çok kimetli . Bunu tüm samimiyetimle söylüyorum . Bazen ilişkilerdeki bu dengeler kurulurken dibe vurabilir Oralarda konfor alanindan çıkıp sadece doğru hamleler yapmaya odaklanmak ve yasasal hareket etmek gerekiyor . İşte buradada isteklerini kontrol edebilmek devreye giriyor . Elhasili velkelam ilim şart ...

    YanıtlaSil
  20. Çok samimi çok hayatın içerisinden bir makale çok teşekkür ederim

    YanıtlaSil
  21. Hayatta boşluk olmadığı için kendi hayatında başrol olmazsan biri gelir ve senin hayatında başrol olur.

    YanıtlaSil
  22. Şu kıymetli bilgileri normalleştirmeyip hakkını vermeyi dilerim. Çok kilit anlattıklarınız... Kaleminize sağlık

    YanıtlaSil

Yorum Gönder