Havalar ısınmaya
başlayınca her sene olduğu gibi yazlığına gidiyordu. Orada vakit geçirmeyi
seviyordu. Temiz havası ve denizi onun için yeterliydi.
Yazlığında güzel
günler geçirmek istiyordu. Kendine göre her zaman bir programı vardı. Sabah
tam altıda kalkıp yürüyüşe çıkıyordu. Taş fırının olduğu yere kadar yürüyor.
Sonra aynı yolu geri geliyordu. Bazen akran arkadaşlarıyla bazen de tek başına
yürüyordu.
Kahvaltıyı etmeden
havlusunu alıp yürüyerek sahile gidiyordu. Denizde yüzdükten sonra yürüyerek
geri geliyordu. Evin yolunu tutturmuşken etraftaki meyve ağaçlarından bir avuç
dolusu meyve topluyordu. Yolda karşılaştığı tanıdıklara da birer adet ikram
ediyordu. Sağlıklı besleniyordu. Tabağına koyduğu yiyecek miktarı belliydi. Her
çarşamba akşamı balık yer. Belli bir saatte sofradan kalkardı. Akşamları da komşular
birbirlerine gider kâğıt, tavla oynarlardı. Adeta yemek sonrası ritüeli halini
almıştı.
Kırk yıllık siteydi. Zaman
içerisinde yazlıkta herkes birbirine aşina olmuştu. Çok az hane sonradan
satılmıştı. Dolayısıyla sitenin huysuzu, yardımseveri, çalışkanı belliydi.
Terzisi, tamirat bileni, doktoru vardı. Bayramlaşma günleri ve özel gün
kutlamaları mütevazı bir şekilde düzenleniyordu. Hatta yazın başında kayısı
ağaçlarından toplanılan kayısılarla reçeller, pestiller yapılıyor. Sonuna doğru
ise domates salçası, tarhana ile kış hazırlığı yapılıyordu. Hanımlar
birbirlerine tarif verip birlikte hazırlık yapıyorlardı.
Birde site toplantıları vardı. Çekişmeli geçebiliyordu. Burada Şevki beyinde Divan Başkanı olarak site yönetimde yer alması herkesin işine geliyordu. Hem usulünü, kuralları biliyordu. Hem de o otoriteyi sağlayabiliyordu. Kendisi de tecrübe ve bilgisini bu şekilde aktarabilmekten her zaman memnundu. Angarya işler site yönetimindeydi.
Onun için kendi tercihleri en doğru yaşam biçimiydi. Hep doğru yaptığına, en
doğrusunu onun bildiğini düşünürdü.
Komşuları da yaşına ve bilgisine hürmeten onun direktiflerine sessiz
kalabiliyorlardı.
Evler müstakil, iki
katlı, arka ve önünde küçük bahçesi olan yan yana dizilmiş bloklar halindeydi.
Çocuklar, torunlar için tam bir cennet gibiydi. Çocukları toprağa çime salan aileler
rahat edebiliyorlardı.
Şevki bey her konuda
haklı çıkmasıyla ün salmıştı. Komşularına da zaman zaman çıkışları oluyordu.
İlk hedefi çocuklar
oluyordu. Sürekli müdahale ediyordu. Bazen fazla ses çıkarmalarına bazen
bisiklet kullanma şekillerine kızıyordu. Hatta bir gün site kapısını açık bırakan çocuğun kulağını çektiği için
annesiyle atışmışlardı. Annesi ‘Çocuğumun kulağını çekemezsiniz. Bir problem
varsa bana söyleyin.’ diye bağırmıştı. Kendisi bir eğitim
neferi şeklinde lafını esirgemiyordu.
Anne veya babaları da yürürken el hareketiyle yanına çağırıyor. 45 yasındaki kadına çocuğu gibi ayak üstü eğitmeye kalkıyordu. 'Bak kızım niye çocuğun peşinden bu kadar koşturuyorsun. Bırak kendi haline. Gel otur şuraya.' diyerek resmen alıkoyuyordu. Kadın kalkmaya kalkınca da müsaade etmeyecek kadar ileri gidebiliyordu.
Bir komşusu ile ağaçlar yüzünden kavga çıkartmıştı. ‘Düşen meyveleri niye
toplamıyorsunuz?’ diye çıkışmıştı. Bir başladı mı da susmazdı. Meyvelerin
cinsinden, çürüdüğü zamanki etkilerinden başlar. Bunların israf olmaması ile
ilgili nutuk çeker. İnsanı rahatsız edecek boyutta ve yetersiz hissettirecek
kadar devam ederdi.
Diğer komşusunun da
balkonu onun istediği saatte yıkanmıyor diye sürekli ikaz ediyordu. Kadıncağız
artık bezmişti. Şevki bey aksam üzeri oranın kuru olmasını istiyordu. Ama
onların evindeki kalabalığın denizden geliş saatine göre temizlemek durumunda
kalıyordu. Ama Şevki bey kendi düzenin, doğrularının dışında her hangi bir
yaşam biçimi kabul edecek esneklikte kesinlikle değildi.
Uyumlu temiz giyinirdi. Usulünce
davranmayı bilirdi. Bundan dolayı da insanlar uzun sure hürmet gösterebilmişlerdi.
Ama esneyemiyordu. Bildiğinden şaşmaz başkasını dinleyemezdi.
Aynı zamanda malına çok düşkündü. Kolay kolay harcama yapmazdı. Plastik dış mekan masasının kırıklarını bile tamir ederdi. Bir kaç farklı yerinden yapıştırır. Atılacak kıvama geldiğinde bile atamazdı. En sonunda kullanılamayacağına ikna olsa bile bu sefer sitenin bir yerinde kullanılmasını sağlardı. Orada olduğunu da takip ederdi.
Tabi ki hayat ta ona göre hikâyeler
getirmeye devam ediyordu.
Sitede artık herkes bakım
yaptırmak durumunda kalıyordu. Zaman içinde yıpranan balkon taşlarını
değiştiriyordu. Balkonu genişletenler, yüklük yaptıranlar, camekan, panjur
taktıranlar vardı.
Yanındaki komşusu da benzer bir tadilat yaptırmıştı. Balkonunu komple gri camlarla çevirmişti. Şevki Bey, birkaç sene evvel deniz manzarasını engelliyor diyerek komşusunun asmalarını bir güzel kırpmıştı. Ama şimdi manzarasının yarısı tamamen kapanmıştı. Durumdan son derece rahatsızdı. Site içinde iyi anlaştığı bir adam vardı. Birlikte uzun uzun tavla oynarlardı. Onların yanındaki ev boşalınca oraya taşındı. Tüm siteye eski komşularının ne kadar kötü olduğunu anlatıyordu.
‘Oh be işte komşuluk budur.’ diyerek kararının doğruluğunu alenen beyan etmeye devam ediyor, yeni komşularını övüyordu. Ancak bu durum çokta uzun sürmedi. Bir seneye kalmadan arkadaşı vefat edince yapayalnız kalıverdi.
Gerçekten bütün problemler komşularla mı ilişkiliydi?
İnsan yapıp ettiğini karşılığını eninde sonunda alıyordu. İnsan varlıktayken kendini haklı gördükçe kaybediyordu. İlişki bağ kurabilmeyi gerektiriyordu. Aklına gelen her doğruyu söyleyerek insan kazanılmıyordu.
Ne yürüyüş yaptığı insan kalmıştı ne de sohbet edecek birileri... Kavga edebilecek birilerini bile bulamıyordu. İnsanlar uzaktan selam edip geçiyor, misafirlik içinse sürekli bahaneler bularak geçiştiriyorlardı. Kendi çocuk ve torunları da geçerken bir uğrayıveriyordu.
İnsanın marifetli olması insanı güçlü kılar. Bu güç insanı iletişimde çekici kılar. Ama o gücünle insanlara merhametli olabilmeyi de öğrenmek gerekir. İnsanlara faydalı olurken esneyebilmek, hoşgörülü olabilmek. Yani ilişkide ustalaşabilmek için karşılıklı fayda verebilmek gereklidir.
💧
Deneyimsel Tasarım Öğretisi ve Karar temalı blog
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, insanın amacını amaç edinmiştir.
Hayatta mutlu ve başarılı olmak...
Deneyimsel Tasarım Öğretisi ve Karar temalı blog
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, insanın amacını amaç edinmiştir.
Hayatta mutlu ve başarılı olmak...
İnsanin en çok etkilendiği şeylerden biride merhamet gösterilmesi, elinden alma yetkisi varken yapmaması ve bi şans daha verilmesi, insanoğlu herseyi bi anda guzel yapamayabilir,yada bizim istediğimiz gibi yapamayabilir,kendimize nasil davranilsin istiyorsak karşımızdakine de oyle davranmak ilişkide ki bağı kuvvetlendirir
YanıtlaSilİlişkilerimizde esnek olabilmek ilişkilerin sürdürülebilirliğini artırır. Kalın kaslarımız bizi ayakta sağlam tutar. Ama herşeyi kalin kaslarımızı kullanarak yapamayız. İşte bura da ince kaslarımız devreye girer.
YanıtlaSilBence kıvam çok önemli. Her şeyi kıvamında yapabilmek bir beceri gerekir ama yaş ilerledikçe insanların bu kıvama tutturması oldukça zorlaşır diye düşünüyorum gerek yaşın gerektirdiği esneklik duygusunun kaybolması gerekse de karakterden kaynaklı inatçılık bu kıvamın ayarının kaçmasına neden olur.
YanıtlaSilEsneklik, tek yönlü diye düşünülür. Esasen esneklik iki yönlüdür; ayarı kaçırmadan esnek olabilen birisi zamanla bazı haller karşısında esneklik gösterilen kişi olur.
YanıtlaSilIdeal yaşam tarzı gibi görünen davranış kalıplarının bazen kalıplara sığmadığını, hal dilinin konuşabilmesi için gerektiğinde durabilmeksizin önemini çok net gözler önüne seren güzel bir yazı. Teşekkür ederiz, emeği geçen herkese.
Elinize sağlık keyifle okundu
YanıtlaSilEsneklik ne kadar da önemli.. İnsanlara faydalı olurken esneyebilmek, hoşgörülü olabilmek. Emeğinize sağlık :)
YanıtlaSilİnsan her zaman şeker tadında olsa bilse...
YanıtlaSilİnsan zayıf yönlerini tanıdığında ilişkileri nasıl da güçleniyor... Teşekkürler
YanıtlaSilİnsan zayıf yönlerini tanıdığında ilişkileri nasıl da güçleniyor... Teşekkürler
YanıtlaSilKaleminize sağlık💐 Ne güzel dets çıkarılabilecek detaylı bir öyküyü ele almışsınız. Marifet güçlendirir, insana kazandırır, ihtiyaç giderir. Ama merhamet yoksa marifetin gücün anlamı yok, ilişki bağ yok, elde var sıfır. 😔
YanıtlaSilHayatta her zaman esnek olmak gerekiyor neyin ne zaman kimin ya da karşımıza ne şekilde çıkacağı belli olmuyor
YanıtlaSilKaleminize sağlık..ileri yastaki albeni daha da bi önemi:)
YanıtlaSilŞevki amca ya :( hem kendine hem insanlara yük yüklüyorsun. Azcık esnesen bal gibi amca olursun 🙂
YanıtlaSilNe kadar da tanıdık geldi...
YanıtlaSilEllerinize sağlık. Yazlıklardaki huysuz amcaları çok daha yakından tanımama sebep oldu 🙂 hemde onun açısından hayata bakabilmeme
YanıtlaSilFark edemediği çok yanı var insanın... Kaleminize sağlık :)
YanıtlaSilİnsan güçlendikçe merhamet etmek zorlaşıyor, elinize sağlık 🌺
YanıtlaSil