Çatlak Kupa

 

Çatlak Kupa


Mert’in gözü dalmış, kapıdaki uğultuya bakıyordu. Geldiklerinden beri oradaki kalabalık ve uğultu dikkatini dağıttığı için Begüm’e tam odaklanamamıştı. Begüm de ‘’Neyse ben bari kahveleri alayım geleyim…’’ deyip kalkıp gidince onu kırdığını farkedip toparlandı Mert. Ama düşünmeden edemedi: ‘’Hayır yani ne var ki bu kadar sıra bekleyecek, içeceğin bir kahve, yiyeceğin bir tatlı neticede…’’

Kafe bir süre önce açılmıştı. Sosyal medyada yaptıkları reklamlar, çektikleri profesyonel videolar insanların akın etmesini sağlamıştı. Çikolatanın bir şelale gibi aktığı platformda yaptıkları sunum iştah açıcıydı. İnsan o reklamla karşılaşınca bir tane denemek istiyordu doğrusu. Begüm videoyu gönderince Mert de merak etmişti.

Kapıdaki kalabalık bir tane o tatlıdan denemek üzere kuyruktalardı. Hazırlanırken üzerine akıtılan çikolatanın videosunu çekip, takipçileriyle paylaşmak için sabırsızlıkla beklemeye devam ediyorlardı. Masanın biri boşalır boşalmaz koştur koştur diğerleri oturuyordu. Orada bekleyen insanlar akşama kadar hiç bitmiyordu…

Begüm elinde kahvelerle geldi oturdu. ‘’Ee nasıl buldun burayı?’’ derken kahvesini önüne bıraktı Mert’in. ‘’Şu tatlı bir gelsin de ondan sonra karar vereceğim.’’ dedi gülerek. ‘’Tatlı gelmiyor orada hazırlıyorlar sen gidip alıyorsun.’’ dedi Begüm. Gösterdiği yere baktı Mert. Ellerinde telefonla çekim yapanların ardında şu anda görünemeyen bir yeri gösteriyordu. Her an bir tabak hazırlanıyor, insanlar en güzel videoyu yakalamak için durmadan çekim yapıyorlardı. Canından bezmiş bir garson kalabalık arasından tabağın sahibine sesleniyordu.

Mert omuz silkti, ‘’Bekleyeceğiz yapacak bir şey yok öyleyse… Kahveleri güzel mi bari?’’ derken fincanını eline aldı. Fena kokmuyordu ama bu fiyata daha iyisini içmeyi ummuştu. Fincanda bir çatlak vardı üstelik. ‘’Benim fincan çatlamış.’’ derken, Begüm’ün fincanında da aynı çatlağı farketti. Akıtmıyordu, içmeye engel değildi ama görsel olarak hiç özenli görünmüyordu. Yandaki masa da boşalmıştı, birileri hızla gelip oturdu. Başkasına kaptırmak istemiyor olmalıydılar. Ve hiç garipsemeden kendilerinden önce oturan kişilerin tabaklarını fincanlarını üst üste koydular. Etrafa dekor olarak konulmuş palmiye saksılarının kenarlarına bıraktılar. Orada birikmiş bir tepsi yığını olduğunu o zaman farketti Mert. Garsonlar bu telaşeye yetişemiyor gibi görünüyordu ama bir kısmı da arkada muhabbet ediyorlardı. Pekala bunları alabilecek durumdaydılar. Mert bir tanesine el salladı. Kendi kupasını değiştirmek istiyordu. O çirkin ve tehlikeli görünen yığını kaldırmaları için bir hatırlatma yapmanın iyi olacağını da düşünmüştü. ‘’Kolay değil, çok yoğun çalışıyorlar, yorulmuşlardır…’’ dedi Begüm’e.

Sanki özellikle göz kontağı kurmuyor gibilerdi garsonlar. Müşteriye sırtları dönük duruyorlar, gelen seslere kayıtsız kalıyorlardı. En son güç bela bir arkadaşa kendini gösterebilmişti Mert. ‘’Abicim benim kupa çatlamış onu bir değiştirsen? Bir de şunları alır mısın, gelen giden oraya bırakıyor şimdi devrilip kırılacak…’’

Garson tamamını dinlememişti bile… ‘’Bi’ saniye geliyorum Beyefendi.’’ dedi ve uzaklaştı. O sırada yarım saatten fazla bekledikleri tatlı için seslenildiğini duydular. ‘’Begüm Hanım! Tatlınızı alır mısınız?’’

‘’Dur alayım’’ dedi Mert. Giderken de kupaları götürdü. Kupaları değiştirdi, tatlıları da alıp geldi. Tatlının tadına bakıp birbirlerine baktılar. ‘’Öyle çok da hani ne bileyim…’’ Ne diyeceklerini bilemediler. Üstelik kupalardan birisinde yine çatlak vardı. Tabaklar aynen duruyordu, yeni gelen birileri diğer tabakları da getirip üstlerine yığdı.

‘’Begüm biliyor musun işte bu çatlak kupa bir işaret aslında.’’ dedi Mert. Begüm anlamayan gözlerle baktı. ‘’Nasıl yani? Neyin işareti? Kahve falına mı başladın Mert.’’ diye takıldı ona.

‘’Yok yok, öyle değil. Hayatta her şey öncesinde bir işaret verir. Kimse bir anda iflas etmez. Bu işletmeci aynı tepkileri vermeye devam ettiği müddetçe akıbeti çok iç açıcı olmayabilir…’’

Mert devam etti. ‘’İnsan basit şeylerden göz çekiyor. Çok kalabalık o yüzden normal bunlar diyor. Ancak detaylara bakınca; çok pahalı bir kahveyi çoğu çatlamış kupalarda servis etmekten çekinmiyorlar. Çoktan iş ciddiyetini kaybetmiş olan ekip arkadaşlarından haberdar değiller. Sosyal medyadaki aktiflik, kapının kuyruk olması onlara yetiyor. Bir işletme sosyal medyada popülerse başarılıdır diye düşünülüyor olabilir. Oysaki bu merak bitecek, müşteriler istediği videoları çekip, çok da bir özelliği olmayan tatlıyı yiyip gidecekler. Ama ikinci kez gelmeye gerek duymayacaklar. Tatlı güzel olsaydı belki işler değişebilirdi...

 Çünkü içerik iyiyse insanlar biçimle o kadar ilgilenmezler. İçerik iyi değilse biçimi abartırlar. Ve kimse biçime o kadar uzun süre ilgi göstermez…

Bunların hepsi bak işte şu anda kahveyi dolduran işletmeciyi görüyor musun? Her gün dokunduğu fincanlarındaki çatlaklarla ona kendini gösteriyor aslında. İşaretler veriyor...

’’Nasıl bundan bu kadar eminsin Mert? Bence bu sadece bir tesadüf...’’

‘’Hiçbir şey tesadüf değildir. Olayların sebepleri vardır. İnsan olgunlaştıkça hayattaki iz ve işaret okuyabilir. İşlerin nasıl döndüğünü görebilenler ancak onların işaretler ve izler olduğunu anlar. Minicik detayların çok büyük haberciler olduğunu ön görebilirler. Hayatta değişmeyen yasaların olduğunu anlayabilirler. Maalesef çoğu ise her gün görür de yanından geçip gider…’’ Begüm devamını dinlemedi.

‘’Neyse işte… Hem burası tam köşede ve çok gözde bir mekan. Kimsenin bir kupayı senin kadar kafaya takacağını düşünmüyorum! ’’ dedi.

‘’Umarım öyledir Begüm. Ben de öyle olsun isterim. Gerçekten…’’

Mert konuyu uzatmadı. ‘’Hadi bitirdiysen gidelim.’’ derken bekleyen tabakların üzerine kendi tepsilerini de bıraktı. Masadan telefonunu, anahtarını aldı ve kalabalığın içinden dışarıya çıktılar. 



   💧 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi ve Karar temalı blog

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, insanın amacını amaç edinmiştir. 
Hayatta mutlu ve başarılı olmak...

" İnsanoğlunun, yeryüzünde var olduğundan beri, en büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi. Aynadaki kişi..."  Yahya Hamurcu

Sakınmada Ustalık
Designer (Strateji Tasarımcılığı)

💧

Yorumlar

  1. Tam da elimde kahve bardağıyla bu yazıyı okumam tesadüf değildir herhalde 🙂 mert e katılıyorum hayatta tesadüfe yer yok iz ve işarete bolca yer var... Acaba bu bana neyi işaret etti diye de düşünüyorum, düşünüyorum, düşünüyorum....

    YanıtlaSil
  2. Basit detaylar ama her şey basitten başlamıyor mu zaten. Oturduğun bir kafedeki bardaktan ticaretiyle ilgili öngörüde bulunabiliyor, irdeleyen ilişki kuranlar. Bu kadar basiti görebilmek ilişkilendirebilmek bize de nasip olsun

    YanıtlaSil
  3. "İnsanlar içerik iyi değilse biçimi abartırlar." Ne kadar da günümüzü özetleyen bir cümle😔 Kaleminize sağlık🍃

    YanıtlaSil
  4. Hayatta her şey ama herşey muhakak işaret verir, ama biz bazen göz çekiyoruz işte… çok güzel bir yazı olmuş ellerinize sağlık 🌹🫶

    YanıtlaSil
  5. Anlamlı tesbit, ne yazık ki hep iş işten geçtikten sonra gerçeği anlıyoruz.
    İşaret ve işaretler çok önemli.

    YanıtlaSil
  6. Harika bir yazı...

    İnsan gerçekten yaşandığını hissediyor. İlişkilerde ustalık gibi, insanın fincanla olan ilişkisinin ticaretinin işareti nasıl olduğunu anlatiyor. Bunu anlatırken kim kimdir i bize gösteriyor.

    Keyifle okudum ellerinize sağlık

    YanıtlaSil
  7. Yazının ana mesajının yanında bir de "çözümünde rol oynayamayacağın hiç bir şey için tartışma" mesajı da verilmiş ki bu tutum da oldukça ilişkileri olumlu yönetmemizi sağlıyor.
    Yazanın ellerine, yüreğine sağlık. Emeği geçen herkese teşekkür ederiz.

    YanıtlaSil
  8. Gerçekten de hayat çok sinyaller veriyor insana herhangi bir olayla ilgili. Tutarlı işaretler silsilesi gelmiş burada da :) ongoru sahibi yapan seminerlerinizle bircok kisinin tanismasi dilegiyle, kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  9. Ah Biz insanlar bize sunulan işaretleri bir görebilsek...

    YanıtlaSil
  10. Hayat, yaşadığımız pek çok olayda işaretlerini veriyor. Sadece biz görmek istemiyoruz. Aslında bu işaretleri görebilmek büyük bir konfor. Ancak pek azımız bunun farkında...

    YanıtlaSil
  11. İnsan karşılaştığı yaşadığı şeylere bilinç verdiğinde, sonuç değerlendirdiğinde, ilişkilendirdiğinde iz ve işaretleri anlayabilir hale gelebilir. Öngörüleri artabilir. Ve bu gerçekten çok büyük bir konfor. Küçük küçük de olsa bir yerden başlamalı iz sürmeye . ☺️
    Çok teşekkürler. 💐

    YanıtlaSil
  12. Faydalı, keyifli ve güncel bir yazı. Kaleminize sağlık :)

    YanıtlaSil
  13. İnsan farketmiyor, ufacık detaylar ne kadar önemli aslında …..

    YanıtlaSil
  14. İnsanın davranışı göz önüne gizlenmiş.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder