Gece ne kadar karanlık olursa
olsun, hep parlayan biri vardı: Ateş böceği...
Hem karanlıkta yolunu buluyor,
hem de parıltısıyla başkalarına da yön gösteriyordu. Her parıltısıyla umut
veren bir iz bırakıyordu.
Ama bir gün gökyüzü değişti.
Gözlerinin önüne bir ekran
yerleşti.
Onun ışığını bastıran bir başka
ışık…
Artık karanlık dışarıda değil,
içindeydi…
Başta fark etmedi.
Sadece birkaç dakika…
Sadece bir bildirim…
Sadece bir video daha…
Ama o "sadece"ler, ateş
böceğinin ışığını bir bir söndürdü.
Dikkati parçalandı.
Zihni artık ona ait değildi.
O ekran, potansiyelini kemiren
görünmez bir parazit oldu.
Ve o hâlâ parladığını sandı…
Oysa ekrandan yansıyan ışık, onun
değil, başkalarınındı.
Gençken insanın yapmak istediği
pek çok şey var... Hayalleri, hedefleri, okumak gezmek görmek istedikleri...
Ama bir de önünde bir ekran
var... İnsanın ışığını emen, hayallerini sömüren, hedeflere karşı
duyarsızlaştıran...
Yani seni "sen" yapan
ne varsa yok eden...
Ama hâlâ geç değil.
Ateş böcekleri karanlıkta da
parlar.
Yeter ki başını kaldır ve bak:
Asıl ışık ekranda değil, içinde
yanar…
💧
Deneyimsel Tasarım Öğretisi ve Karar temalı blog
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, insanın amacını amaç edinmiştir.
Hayatta mutlu ve başarılı olmak...
Deneyimsel Tasarım Öğretisi ve Karar temalı blog
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, insanın amacını amaç edinmiştir.
Hayatta mutlu ve başarılı olmak...
Kaleminize sağlık çok güzel ve anlamlı bir yazı olmuş :)
YanıtlaSilKaleminize sağlık çok farkındalık olusturucu :)
YanıtlaSilKaleminize sağlık💐Ateş böceği gibi İçimizdeki ışığı kaybetmeden hayata devam …🥰
YanıtlaSilAsıl ışık ekranda değil, içinde yanar…
YanıtlaSil:)
Ne kadar doğru, yeter ki başımızı bir kaldıralım... :)
YanıtlaSilKaleminize sağlık💐 Çok güzel tespitler yazmışsınız. Çok teşekkürler.
YanıtlaSilAteş böceği gibi karanlıkta kendi yolumuzu bulurken başkalarına da yön gösteriyor olabiliriz umarım. Umut veren güzel izler bırakan…😊
Işığımızı parlatacak yollarda yürümek dileğiyle…
YanıtlaSil